İletişimin Gücü: Prof. Dr. Zülfiye Acar Şentürk'ten Etkili İletişimin Altın Kuralları
Bu röportajımızda Yozgat Bozok Üniversite İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülfiye Acar Şentürk ile etkili iletişimin altın kurallarını ve iyi bir iletişimci olmanın püf noktalarını konuştuk. Keyifli okumalar dileriz...
Hazırlayan: Betül Aydın & Can Yılmaz
Betül Aydın & Can Yılmaz: Merhaba Zülfiye hocam, öncelikle zaman ayırıp bizimle bu röportajı yaptığınız için çok teşekkür ederiz. Halkla İlişkiler ve Metin Yazarlığı dersimiz kapsamında, “iyi iletişimci olmak” üzerine sohbet etmek istiyoruz. Bu konunun hem akademik hayatta hem de gündelik yaşamda çok önemli bir yeri olduğunu düşünüyoruz. Sizin deneyimlerinizden faydalanmak bizim için çok değerli.
Can Yılmaz: Hocam, sizce bir insanı “iyi bir iletişimci” yapan en önemli özellikler neler? Gündelik hayatta ya da iş hayatında bu özellikler nasıl fark yaratıyor?
Zülfiye Acar Şentürk: Her anlamda kıymetli… Çünkü iletişim sadece insanla değil, doğayla, müzikle, yaşamla da kurulur. Müzik bile ruh halimize göre değişir ve bizi dönüştürür. İyi bir iletişimci öncelikle doğayı, insanı, hatta kendini dinlemelidir. Kalp sesimizi duymak, kendimizle iletişim kurmak iletişimin temelidir. Kurumları da kalbiyle dinlemek gerekir. Diyojen’in dediği gibi, “İki kulağımız, bir ağzımız var; çok dinleyip az konuşmak için.” Bu söz aslında iyi bir iletişimcinin en temel özelliğini özetler: Dinlemek.
Betül Aydın: Halkla ilişkiler gibi iletişimin merkezde olduğu bir alanda, iyi iletişim kurabilmek ne kadar belirleyici sizce? Bu konuda kendimizi geliştirmek için nereden başlamalıyız?
Zülfiye Acar Şentürk: İletişim, halkla ilişkilerin temel taşıdır. İyi bir iletişimci olmak, bir kurumun kimliğini, değerlerini ve vizyonunu doğru şekilde ifade edebilmek demektir. Bu yeteneği geliştirmek için önce dinleme becerimizi artırmalı, sonra anlamaya ve empati kurmaya odaklanmalıyız. Okumak, gözlemlemek, eleştirel düşünmek de bu sürecin parçalarıdır. Kendimizi tanıyarak başlamak gerekir, çünkü başkasını anlayabilmek için önce kendimizi anlamamız gerekir.
Can Yılmaz: Bize hep “iyi bir iletişimci önce iyi bir dinleyicidir” deniyor. Sizce gerçekten öyle mi? Dinlemek neden bu kadar önemli?
Zülfiye Acar Şentürk : Empati klasik tanımıyla karşımızdakinin yerine kendimizi koymak ve onun duygularını anlamaya çalışmaktır. Anlayamayabiliriz ama çaba göstermeliyiz. En çok eksik kalan şey de bu çabayı karşı tarafa yansıtamamamız. “Seni anlıyorum, çaba gösteriyorum” demediğimiz sürece süreç hep eksik kalıyor. Empatinin temeli dinlemektir ve şunu da eklemek isterim: İnsan, bazı şeyleri başına gelmeden tam anlamıyla anlayamaz. Empati, sadece teoriyle değil, deneyimle de gelişir.
Yeri gelmişken şu örneği vermek isterim: “Ters Yüz” diye bir animasyon var. Oradaki Üzüntü karakteri Neşe’ye “Olsun, en azından dinledin” diyor. Bu çok kıymetli. Dinlenmek, anlaşılmak kadar önemlidir. Empati, koşulsuz saygıdır. Karşımızdakini yargılamadan, olduğu gibi kabul etmektir. “Ben senin yerinde olsam ağlamazdım” demek yerine, “Ben de senin yerinde olsam ağlardım” diyebilmek iletişimde büyük fark yaratır.
Can Yılmaz: İnsanlar bazen anlamak istemiyor gibi.
Zülfiye Acar Şentürk: Evet, çünkü iletişim bir çaba ve herkes bu çabayı göstermek istemeyebilir. Empati de bir yetenek gibi geliştirilmelidir ama özünde karşıya duyulan saygıyla ilgilidir.
Betül Aydın: Biraz da günümüzden konuşalım hocam... Teknoloji ve sosyal medya hayatımızın tam ortasında. Sizce dijital çağda doğru iletişim kurmak için nelere dikkat etmeliyiz?
Zülfiye Acar Şentürk: Öncelikle mahremiyetimize dikkat etmeliyiz. Her şeyin açık olması gerekmiyor. Ne yediğimizi, ne giydiğimizi, ilişkilerimizi sosyal medyada paylaşmak bir zorunluluk değil. Herkesin her şeyi bilmesine gerek yok. Bu bir özendirici unsur haline geldiği zaman, dijital iletişim zararlı hale geliyor. Sosyal medya aslında bir bilgi çöplüğü gibi, çok değerli içerikler de var ama genelde yüzeysel ve hızlı tüketilen bilgilerle dolu. Okumak gibi derinlemesine öğrenme biçimleri yerine sürekli kaydırmak, kısa içeriklerle oyalamak artık dikkatimizi bile etkiliyor. Araştırmalar, insanların dikkat süresinin 3-8 saniyeye düştüğünü gösteriyor. Bu, uzun süre odaklanmayı zorlaştırıyor. Diğer yandan sosyal medya doğru kullanıldığında geçmiş arkadaşlarımıza ulaşmak, ağ kurmak, mesleki etkinlikleri takip etmek için büyük bir avantaj. Yani önemli olan denge kurmak.
Betül Aydın & Can Yılmaz: Zülfiye Hocam, samimi ve içten yanıtlarınız için çok teşekkür ederiz. Sizinle bu konuda sohbet etmek bizim için gerçekten ilham vericiydi. İyi bir iletişimci olmanın sadece mesleki başarı değil, aynı zamanda insan ilişkilerinde de ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladık. Zaman ayırdığınız için tekrar teşekkür ederiz.