blog-img-10
  • 04.05.2025

“Yeni teknolojiler mesleğimizi derinden etkiliyor, ancak geleneksel iletişim yöntemleri tamamen yok olmayacak”

Hazırlayan: Merve Erdoğmuş & Sude Bilman

Dijital çağın hızla gelişen dinamikleri, iletişim alanını da köklü bir şekilde dönüştürüyor. Geleneksel medya anlayışı yerini interaktif, katılımcı ve teknolojik altyapıya dayalı yeni iletişim biçimlerine bırakıyor. Bu dönüşüm, iletişim öğrencileri olarak bizlere hem büyük fırsatlar hem de önemli sorumluluklar yüklüyor. Peki, bu değişimin merkezinde yer alan bizler, kendimizi nasıl yetiştirmeliyiz? Geleceğin iletişimi neye eviriliyor?

Bu soruların yanıtlarını, Yozgat Bozok Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Nazmi Ekin Vural ile gerçekleştirdiğimiz röportajda aradık. Hem akademik bilgi birikimi hem de sektörel deneyimiyle bize ışık tutacak çok değerli görüşlerini dinleme fırsatı bulduk. Yeni iletişim teknolojilerinin sektöre ve eğitime etkilerini konuştuğumuz bu keyifli söyleşi, iletişim öğrencileri için yol gösterici nitelikte.

Merhabalar Nazmi Hocam, ilk sorumuzdan başlayalım. Günümüzde hızla değişen dijital dünyada sizce iletişim öğrencileri hangi becerileri mutlaka edinmeli?

Merhabalar, dijital dünyada artık tek bir beceriyle sınırlı kalmak mümkün değil. Mutlaka esnek olmalısınız, eleştirel düşünebilmeli, dijital içerik üretiminden analitik yetkinliklere kadar farklı alanlarda kendinizi geliştirmelisiniz. Ama hepsinden önemlisi, sürekli öğrenmeye açık ve yenilikleri hızlı kavrayan bireyler olmak zorundayız. Samimi olun, merakınızı asla kaybetmeyin ve "ben bunu bilmiyorum" demekten korkmayın, çünkü öğrenme hep böyle başlar.

Anlıyorum, peki yeni iletişim teknolojilerinin mesleki pratiklere etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Geleneksel iletişim yöntemleri tamamen mi yok oluyor?

Yeni teknolojiler kesinlikle mesleğimizi derinden etkiliyor, ancak geleneksel iletişim yöntemleri tamamen yok olmayacak. Değişerek, dönüşerek hayatımızda olmaya devam edecek. Bugün bile bazen bir radyoda duyduğunuz sıcak sesin, ya da samimi yazılmış bir mektubun etkisi, dijital içeriklerden daha güçlü olabiliyor. Önemli olan bu araçları doğru ve dengeli kullanabilmek. Teknolojiyi iyi kullanın ama insani dokunuşu asla unutmayın derim hep.

Yapay zekâ, artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik gibi teknolojiler iletişim alanında ne gibi dönüşümlere yol açıyor? Gelecek yıllarda iletişim sektörünü tehlikeye atıyor mu?

Bu teknolojiler iletişim alanını ciddi anlamda değiştiriyor, yeni hikâyeler anlatmamızı, deneyimleri daha canlı hale getirmemizi sağlıyor. Ama tehlike olarak görmek yerine bunları iyi kullanmayı öğrenmemiz gerek. Yapay zekâ ve artırılmış gerçeklik, iletişimcilere yeni yollar açıyor. Asıl mesele bu teknolojilerin bizi değil, bizim onları kontrol etmemiz. Eğer insan odaklı kalırsak teknoloji bizi geliştiren bir araç olur, aksi halde riskler oluşabilir.

Medya okuryazarlığı kavramı sizce artık yeterli mi, yoksa "dijital medya okuryazarlığı" gibi yeni kavramlara ihtiyaç duyuyor muyuz?

Medya okuryazarlığı artık başlangıç noktası gibi oldu, bu yüzden dijital medya okuryazarlığı şart. Çünkü bugün herkes dijital platformlarda içerik üreticisi ve tüketicisi durumunda. Dijital medya okuryazarlığı, hangi bilginin doğru olduğunu anlamamıza, algoritmaların bizi nasıl yönlendirdiğini fark etmemize yardımcı olacak. Bu nedenle, dijital farkındalık kazanmak artık bir tercih değil, zorunluluk diyebilirim.

Çok haklısınız Hocam. Peki, bir iletişim öğrencisi olarak teorik bilgiyi pratiğe dökme sürecinde karşılaşabileceğimiz zorluklar neler olabilir? Bu konuda önerileriniz var mı?

Teori ve pratik bazen birbirinden uzak kalabiliyor, bunu kabul etmek lazım. En büyük zorluk, gerçek dünyadaki dinamiklere uyum sağlamak. Tavsiyem, daha öğrenciyken sektörü takip edin, staj yapın, proje üretin. Kendi projelerinizi başlatmaktan korkmayın. Hata yapmaktan hiç korkmayın, çünkü hatalarınız size en iyi tecrübeyi kazandırır. Unutmayın, en iyi öğrenme deneyimleyerek olur.

Sizce üniversitelerde iletişim eğitimi, teknolojik gelişmelere ne kadar ayak uydurabiliyor? Geliştirilmesi gereken yönleri nelerdir?

Üniversiteler olarak teknolojiyi yakından takip etmeye çalışıyoruz ama teknoloji bazen bizim hızımızdan daha hızlı gelişiyor. Burada en önemli nokta, öğrenme kültürünü dinamik hale getirmek ve öğrencilerin yenilikleri sadece tüketen değil, üreten pozisyonuna geçmelerini sağlamak. Daha çok uygulamalı eğitimlere, atölyelere ve sektörle iç içe iş birliklerine ağırlık vermeliyiz.

İletişimin geleceği sizce bireysel etkileşimden çok algoritmaların yönlendirdiği bir yapıya eviriliyor mu? Eviriliyor ise bu değişimin avantajları ve riskleri nelerdir?

Evet, algoritmaların yönlendirdiği bir dünyaya doğru ilerliyoruz ama iletişim her zaman insan temelli olacaktır. Algoritmalar araçtır, ancak nihai kararları yine insanlar verir. Avantajı daha hızlı ve hedeflenmiş içerik sunumu olsa da, riski bireysel özgürlüklerin kısıtlanması, yankı odaları ve manipülasyonlar olacaktır. Bu yüzden algoritmaları doğru anlamak ve insani boyutu hiç unutmamak kritik.

Mezun olduktan sonra sektörde fark yaratmak isteyen bir öğrenciye “mutlaka şunu yap” dediğiniz bir şey var mı?

Mutlaka kendi hikâyenizi yaratın derim. Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın. İletişim sektöründe fark yaratmak isteyen birisi, önce kendi sesini, tarzını, imzasını bulmalı. Özgün olun, samimi olun ve en sevdiğiniz alanda uzmanlaşın. En çok da “ne olursa olsun mutlaka üretin” derim. Çünkü üretim sizi hem geliştirecek hem de görünür kılacaktır.

İletişim teknolojileri geliştikçe etik sorunlar da gündeme geliyor. Sizce gelecekte en çok tartışacağımız etik mesele ne olacak?

Gelecekte en çok mahremiyet ve veri güvenliği konularını konuşacağız. İletişim teknolojileri kişisel alanlarımızı daraltıyor, bizi sürekli izlenir kılıyor. Ayrıca yapay zekâ ile içerik üretimi arttıkça "etik içerik üretimi ve sahicilik" meselelerini çokça tartışacağız gibi geliyor bana. Sizin nesliniz, etik farkındalığı çok güçlü tutmalı ve bu konuda net duruş sergileyebilmelisiniz.

Son olarak, sizce iletişim öğrencileri olarak kendimizi sadece mesleki alanda mı geliştirmeliyiz, yoksa çok yönlü olmak daha mi iyi eğer öyle ise neden önemli?

Bence kesinlikle çok yönlü olmalısınız. İletişim, hayatın ta kendisidir ve sadece iletişim bilgisi yeterli olmaz. Sosyoloji, psikoloji, felsefe, sanat, tarih gibi alanlarla mutlaka besleyin kendinizi. Çünkü geniş bir perspektife sahip insanlar daha yaratıcı, daha empati sahibi ve daha yenilikçi oluyor. Mesleki bilginiz elbette kritik ama kişiliğiniz, birikiminiz ve dünya görüşünüzle fark yaratacaksınız. Bu yüzden hayatın her alanına dokunun ve her anınızda kendinizi geliştirin derim.